Ticaret Hukukunda Arabuluculuk
“Ticaret Hukukunda Arabuluculuk .”
Ticaret Hukukunda Arabuluculuk Önemlidir
Zorunlu arabuluculuk kapsamında olan ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk başvuruları zamanaşımını ve hak düşürücü süreyi kesecektir. Arabuluculuk son tutanağının imzalanmasının ardından süreler tekrardan işlemeye devam edecektir.
1. Ticari Dava Nedir?
Hangi davaların ticari dava olarak kabul edileceği, Türk Ticaret Kanunu madde 4 (1) de tanımlanmıştır. Bu madde hükmü gereğince her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava olarak kabul edilmektedir.
Ticari davalar mutlak ticari dava, nispi ticari dava ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olarak üçe ayrılmaktadır.
Mutlak Ticari Dava
Mutlak ticari dava, tarafların tacir olup olmadığına ve dava konusunun ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Hangi davaların mutlak ticari dava olarak kabul edileceği 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinde ve bazı özel kanunlarda düzenlenmiştir. TTK m.4’e göre mutlak ticari davalar:
a) Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlarda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde söz konusu olur.
Bu hususlarda açılacak davalarda tarafların tacir olup olmadığı ve işin ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olacaktır. Ayrıca özel kanunlarda düzenlenen mutlak ticari davalara örnek olarak da konkordato ve iflas davaları, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan davalar söylenebilir.
Nispi Ticari Dava
Nispi ticari davalar, tarafların her ikisinin de ticari işletmesi sebebiyle doğan hukuk davalarını ifade eder. Yani bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için iki şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar:
Uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması
Uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması
Bu iki şartın bir arada bulunmadığı davalar nispi ticari dava olarak kabul edilemez. Örneğin bir tacirin evine aldığı televizyon tacirin ticari işletmesiyle ilgili olmadığı için ticari dava olarak kabul edilmeyecektir. Ancak tacir, ticari işletmesinde kullanmak için başka bir tacirden bilgisayar satın alırsa uyuşmazlık her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendireceğinden nispi ticari dava söz konusu olacaktır.
Tacir taraflar arasında, ticari işletmeleriyle ilgili hususlarda gerçekleşecek haksız fiiller de nispi ticari dava olarak kabul edilir. Örneğin bir kargo şirketinin arabası kargo dağıtımındayken, başka bir şirketin arabasına çarparsa bu uyuşmazlık da nispi ticari dava teşkil edecektir.
Yalnızca Bir Ticari İşletmeyle İlgili Olmasına Rağmen Ticari Nitelikte Kabul Edilen Davalar
Mutlak ticari dava veya nispi ticari dava kategorisine girmemesine rağmen kanunda istisnai olarak sadece bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren bazı uyuşmazlıklar ticari dava olarak kabul edilmiştir. Havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalarda yalnızca bir tarafın ticari işletmesinin ilgili olması bu davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için yeterli olacaktır.
Bu noktada ticari iş ve ticari dava kavramının farkına değinmek gerekir. Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari iştir. Ancak bütün ticari işlerin ticari dava olduğu söylenemez. Yalnızca bir ticari işletmeyi ilgilendiren ve mutlak ticari dava niteliğinde olmayan durumlarda iş ticari iş olsa da bu hususta doğacak uyuşmazlık ticari dava olarak nitelendirilemeyecektir.
2. Ticari Davalarda Dava Şartı Olarak Arabuluculuk
Zorunlu arabuluculuk, mevcut uyuşmazlık hakkında dava açmadan önce arabuluculuk yolunun tüketilmesi gerektiğini ifade eder. Aksi takdirde açılacak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesinde hangi ticari davalarda zorunlu arabuluculuğun söz konusu olacağı düzenlenmiştir. Bu maddeye göre:
“Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
Ticari davaların ne olduğundan yukarıda bahsetmiştik. Bu nitelikte olan davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ya da tazminat talepleri hakkındaysa dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Eğer bu konularda arabulucuya başvurulmadan dava açılırsa açılan dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilecektir.
Konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olmayan ticari davalarda ise dava açmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı değildir. Arabuluculuk yolu tüketilmeksizin doğrudan dava açılması mümkündür. Örneğin yukarıda verdiğimiz örnekte kargo firmasının başka bir şirket aracına çarpmasında tazminat sorumluluğu bir miktar paranın verilmesine ilişkin olduğundan dava açmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunludur. Ancak bu kargo şirketinin genel kurulunda alınan bir kararın iptali için açılacak dava her ne kadar Ticaret Kanunu’nda düzenlenmesi sebebiyle ticari dava olsa da konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak veya tazminat olmadığı için dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yolunun tüketilmesine gerek olmadan dava açılması mümkündür.
Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak veya tazminat olan ticari davalarda, bu paranın miktarı zorunlu arabuluculuğa başvuru bakımından bir fark yaratmamaktadır. Kanunda bu konuda herhangi bir alt veya üst sınır belirtilmemiştir.
Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki özel kanunlarda tahkim ya da başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu ya da taraflar arasında tahkim sözleşmesinin bulunduğu durumlarda, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz.
3. Ticari Davalarda İhtiyari Arabuluculuk
Taraflar, kanunda belirtilen zorunlu arabuluculuk kapsamına girmeyen uyuşmazlıklarının çözümüne ilişkin, ihtiyari olarak arabulucuya başvurabilirler. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıkları, işleri ve davaları ihtiyari arabuluculuk uygulaması ile çözüme kavuşturulabilir. Ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olmayan hususlarda taraflar ihtiyari arabuluculuğa başvurabilirler.
Örneğin yukarıda bahsettiğimiz üzere bir genel kurulu kararının iptali davası zorunlu arabuluculuğa tabi olmasa da bu uyuşmazlık da taraflar dilerse ihtiyari arabuluculuk konusu olabilir.
4. Arabuluculuk Süreci
4.1. Arabulucuya Başvuru
Ticari davalar kapsamında arabuluculuğa başvurmak isteyen taraf, karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki adliyede bulunan arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne başvurur.
Tarafların arabulucuya başvurma süreleri davaların zamanaşımı süreleri ile aynıdır. Arabulucuya başvurmanın zamanaşımına etkisine aşağıda ayrıca değinilecektir.
4.2. Arabulucunun Seçilmesi
Taraflardan birinin arabuluculuğa başvurması akabinde Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından listelenen ve ilgili komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden seçilmek kaydıyla arabuluculuk bürosu tarafından bir arabulucu belirlenir. Ancak taraflar, bu listede bulunması kaydıyla ortak bir arabulucu üzerinde anlaşarak uyuşmazlıklarında kimin arabulucu olacağına kendileri de karar verebilir.
Arabulucunun büro tarafından atanması durumunda arabulucu, büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate almaz. Ancak yetki itirazı olan taraf, en geç ilk oturumda yerleşim yeri veya işin yapıldığı yer ile ilgili belgeleri de sunarak yetkisiz arabuluculuk bürosuna başvurulduğu iddiasında bulunabilir. Arabulucu böyle bir durumda kendiliğinden yetki incelemesi yapamaz. Dosyayı derhal ilgili Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmek üzere büroya teslim eder ve Mahkeme harç almaksızın yetkiyi inceler, kesin olarak karara bağlar.
4.3. Arabuluculuk Süreci Uygulamaları
Arabulucu, taraflarla kendiliğinden iletişime geçerek tarafların görüşme yeri ve saati konusunda bilgilenmesini sağlayacaktır. Arabulucu, tarafların iletişim bilgilerini büro tarafından kendisine verilmesi sebebiyle zaten sahip olacaktır. Ancak bu bilgilerle taraflara ulaşamayan arabulucu, kendiliğinden araştırma yaparak da tüm iletişim vasıtalarıyla taraflara ulaşabilir. Taraflara ulaşan arabulucu görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve tarafları ilk toplantıya davet eder.
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat katılabileceği gibi tarafların avukatları veya kanuni temsilcileri de katılabilir. Buna ek olarak iş davaları kapsamındaki arabuluculukta işverenin yazılı belge ile yetkilendirdiği çalışanı da arabuluculuk görüşmelerine işvereni temsilen katılabilmektedir. Ancak ticari davalarda böyle bir husus söz konusu değildir.
Taraflar arabuluculuk görüşmeleri esnasında karşılıklı taleplerini belirterek ortak bir noktada anlaşmaya çalışacaklardır. Bu süreçte arabulucu, taraflara eşit bir şekilde davranmak ve müzakerenin eşit şartlar altında ilerlemesini sağlamakla yükümlüdür. Eğer taraflar çözüm üretemiyorlarsa arabulucu da taraflara bir çözüm önerisinde bulunabilir.
Arabuluculuk, gizli yürütülmesi gereken bir süreçtir. Arabulucunun arabuluculuk faaliyeti nedeniyle elde ettiği tüm bilgi ve belgeleri gizli tutmakla yükümlüdür. Taraflar da bu belgeleri olası bir davada veya tahkim yargılamasında kullanamayacaklardır. Olası bir dava veya tahkim yargılamasında delil olarak ileri sürülemeyecek beyan ve belgeler Arabuluculuk Kanunu’nda şu şekilde açıklanmıştır:
Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği.
Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler.
Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü.
Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.
Arabulucu, arabuluculuk yoluna başvuran taraflara eşit ve tarafsız bir şekilde yaklaşmakla ve görevini şahsen yerine getirmekle yükümlüdür. Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlıkla ilgili olarak açılan davada, daha sonra taraflardan birinin avukatı olarak görev üstlenemez.
Arabulucu eğer söz konusu uyuşmazlık hakkında tarafsız kalamayacağını düşünüyorsa bu durumu taraflara bildirmekle yükümlüdür. Örneğin arabulucuya başvuran taraflardan biri arabulucunun apartman komşusuysa ve arabulucu bu nedenle tarafsız olamayacağını düşünürse bunu taraflara bildirir. Ancak taraflar buna rağmen aynı arabulucu ile sürece devam etmek isterlerse sürecin devam etmesinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Arabuluculuğun tarafsızlığını şüpheye düşürecek haller sınırlı sayıda değildir. Arabulucu onlarca farklı nedenden dolayı tarafsızlığını koruyamayacağını düşünebilir.
4.4. İlk Oturum
Arabulucunun tarafları müzakereye davet etmesinin ardından tarafların bu süreçte ilk kez bir araya gelmesi ile ilk oturum gerçekleşmiş olur. Bu oturumun gerçekleştiği arabulucu tarafından tutanak altına alınır. İlk oturuma katılımın ve mazeretsiz bir şekilde katılmamanın önemine aşağıda ayrıca değinilecektir.
4.5. Son Oturum
Arabulucu, ilk oturumun ardından tutanak tutması gerektiği gibi son oturumda da son tutanağı tutması gerekmektedir. Arabuluculuk son tutanağı, dava şartı arabuluculuk bakımından oldukça önem arz etmektedir. Zira bu tutanak, açılacak olası bir davada dava dilekçesine eklenmezse ve mahkeme tarafından verilen süreye rağmen yine ibraz edilmezse açılan dava, dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilecektir. Yine bu açılacak davada dava açma süresi için büyük önem arz etmektedir. Zira son tutanağın ardından zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemeye devam edecektir.
5. Arabuluculuk Sürecinde Tarafların Hak ve Yükümlülükleri
Arabuluculuk sürecinde arabulucunun hak ve yükümlülükleri bulunduğu gibi arabuluculuğa başvuran tarafların da hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır.
Arabuluculuk, tamamen gizli yürütülmesi gereken bir süreçtir. Arabuluculuğun gizli olması, taraflar için bir hak olmakla beraber aynı zamanda bir yükümlülüktür. Taraflar, arabuluculuk sürecinin gizli kalmasını isteme hakkına sahip olduğu gibi bu süreci gizli tutmakla da yükümlüdürler. Ayrıca arabulucu da arabuluculuk faaliyeti nedeniyle elde ettiği tüm bilgi ve belgeleri gizli tutmakla yükümlüdür. Arabuluculuk sürecinde gizliliğe aykırı davranılması sebebiyle bir kişinin hukuken korunan menfaatine zarar veren kişi, Arabuluculuk Kanunu’nun 33. Maddesine göre şikayet üzerine 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecektir.
Arabuluculuk süreci iradi bir süreçtir. Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. Ancak dava şartı zorunlu arabuluculuk söz konusu olduğunda dava açmak isteyen tarafın arabuluculuk sürecini zorunlu olarak izlemesi gerekmektedir. Yine dava şartı arabuluculukta, davada davalı olacak taraf da eğer iradi olarak arabuluculuk görüşmelerine katılmazsa bunun birtakım olumsuz sonuçları olacaktır. Bu duruma aşağıda ayrıca değinilecektir.
Arabuluculuk sürecinde taraflar daima eşit haklara sahiptir. Arabulucu, bir tarafa ne şekilde davranıyorsa diğer tarafa da eşit şekilde davranmakla yükümlüdür. Taraflara verilen söz hakkı süreleri eşit olmalı ve eşitsizlik yaratabileceği düşünülen tüm hususların arabulucu tarafından önüne geçilmelidir.
Ayrıca bu noktada önemle belirtmek gerekir ki tarafların zorunlu arabuluculuk görüşmelerine katılmaması durumunda mazeretsiz bir şekilde katılmayan taraf aleyhine birtakım olumsuz sonuçlar doğacaktır. Eğer taraflardan birisi geçerli bir mazereti olmadan ilk toplantıya katılmazsa ve bu nedenle arabuluculuk faaliyeti sona ererse bu durum son tutanakta belirtilir. Toplantıya mazeretsiz şekilde katılmayan taraf, açılacak davada kısmen ya da tamamen haklı çıksa dahi yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacaktır. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine de hükmedilmeyecektir. Eğer her iki taraf da toplantıya katılmazsa ve arabuluculuk faaliyeti bu sebeple sona ererse, açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılacaktır.
6. Arabuluculuk Sürecinde Temsil
Taraflar, arabuluculuk görüşmelerine bizzat kendileri katılabileceği gibi avukatları veya kanuni temsilcileri aracılığıyla da katılabilirler.
7. Arabuluculuk Sürecinde Süreler ve Zamanaşımı
Ticari davalarda arabulucu, arabulucu olarak görevlendirildiği tarihten itibaren 6 haftalık süre içerisinde yapılan arabuluculuk başvurusunu sonuçlandırır. Zorunlu hallerde bu süre arabulucu tarafından 2 haftalığına uzatılabilir. Bu süre iş davalarında zorunlu arabuluculuk ve tüketici davalarında zorunlu arabuluculuğa başvuru durumunda 3 haftadır. Zorunlu hallerde de 1 hafta uzatılabilmektedir. Ticari davaların mahiyeti ve niteliği itibariyle arabuluculuk aşaması için kanun koyucu tarafından daha uzun bir süre tanınmıştır.
Zorunlu arabuluculuk söz konusu olduğunda arabuluculuk bürosuna başvurulduğu tarihten arabuluculuk son tutanağının imzalanmasına kadar geçen süreçte zamanaşımı süreleri durur ve hak düşürücü süreler işlemez. İhtiyari arabuluculukta ise arabulucuya başvurmanın zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere bir etkisi olmayacaktır.
8. Arabuluculuk Ücreti
Arabulucu, yürütmüş olduğu arabuluculuk faaliyeti karşısında ücret ve masrafları isteme hakkına sahiptir. Hatta öyle ki arabulucu henüz faaliyete başlamadan ücret ve masraflar için avans da talep edebilir. Eğer aksi kararlaştırılmamışsa, arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir. Taraflar, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin altında bir ücret kararlaştırılamaz. Arabulucunun ücreti ile arabulucunun taraflar arasındaki uyuşmazlık için yapmış olduğu masraflar, taraflarca eşit şekilde karşılanır. Ancak taraflar aralarında bir tarafın ücretin ve masrafların tamamını veyahut daha büyük kısmını ödemesi konusunda anlaşmaya varabilirler.
Eğer arabuluculuk faaliyeti taraflara ulaşılamaması, tarafların katılmaması nedeniyle görüşme yapılamaması ya da iki saatten az süren görüşmeler sonucunda tarafların anlaşamaması durumuyla sona ererse arabulucuya iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre, yani saat ve taraf sayısına göre belirlenen maktu ücretler Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. Eğer taraflar iki saatten uzun süren görüşmeler sonucunda anlaşamamışsa iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde tarifenin birinci kısmına göre ödenir. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
Eğer taraflar arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşırlarsa Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmında yer alan düzenlemeye göre arabulucuya ücret ödenecektir. Ancak ödenecek ücret, bu tarifenin birinci kısmında belirtilen iki saatlik ücret tutarından az olamaz. Yani arabulucuya ödenecek ücret, arabuluculuk asgari ücret tarifesinin ikinci kısmında yer alan yüzde hesabına göre belirlenecektir.
9. Arabuluculuğun Sona Ermesi
Arabuluculuk sürecinde tarafların anlaşması durumunda arabuluculuk faaliyetinin sonucu, tarafların anlaşıp anlaşamadıkları, arabuluculuk sürecinin nasıl sonuçlandığı arabulucu tarafından düzenlenen bir tutanak ile belgelendirilir. Bu tutanak taraflarca veya varsa avukatları ya da kanuni temsilcileri tarafından imzalanır. Eğer bu belge taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır.
Taraflar eğer arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varmışlarsa anlaşılan bu hususlar hakkında daha sonradan taraflarca dava açılamaz.
Arabulucuda anlaşılamaması halinde bu hususun işlendiği son tutanak düzenlenir. Söz konusu tutanak dava dilekçesine eklenerek Asliye Ticaret Mahkemelerinde söz konusu uyuşmazlığa ilişkin dava açılabilir. Tutanak eklenmeden mahkemeye başvurulması halinde mahkemece davacıya tutanağı sunması gerektiği aksi halde davasının usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtara rağmen eğer tutanak mahkemeye sunulmazsa dava usulden reddedilir.
10. İcra Edilebilirlik Şerhi
Ticari davalarda arabuluculuk sonucunda taraflar anlaşmaya varırlarsa bu anlaşma belgesinin icra edilebilirlik etkisi kazanması için şerh verilmesi gerekmektedir. Taraflar bu belgenin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini arabulucunun görev yaptığı yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nden talep edebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır. Yani mahkeme kararına eşdeğer nitelikte bir belge sayılır.
Taraflar, tarafların avukatları ve arabulucu tarafından birlikte imzalanan anlaşma belgesi icra edilebilirlik şerhi aranmadan ilam niteliğinde belge sayılır. Yani tarafların imzasıyla birlikte tarafların avukatlarının imzasını ve arabulucunun imzasını içeren anlaşma belgesinin icra edilebilirlik kazanması için ayrıca bir mahkeme kararına gerek bulunmamaktadır. Bu tutanaklar doğrudan icra edilebilecektir.
11. Arabuluculuk Sonrası Dava Açılması
Taraflar eğer arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varmışlarsa anlaşılan bu hususlar hakkında daha sonradan taraflarca dava açılamaz.
Arabuluculukta anlaşılamayan hususlarda ise dava açılabilmesi mümkündür. Tarafların anlaşamadığına dair düzenlenen tarafların, avukatlarının veya kanuni temsilcilerinin ve arabulucunun imzasını içeren anlaşamama tutanağı, Asliye Ticaret Mahkemesinde açılacak davanın dava dilekçesinin ekine eklenmelidir. Aksi takdirde mahkeme tarafından bu tutanağın ibrazı için süre verilir. Bu sürede de tutanak eğer dava dosyasına ibraz edilmezse dava usulden reddedilir.
12. Sıkça Sorulan Sorular
Arabuluculuk Zamanaşımını Keser mi?
İhtiyari arabuluculukta arabulucuya başvurmak zamanaşımı ve hak düşürücü süreleri kesmez, durdurmaz. Ancak zorunlu arabuluculuğun söz konusu olduğu durumlarda arabulucuya başvurmak zamanaşımını keser, durdurur.
İcra Takibi İçin Arabulucuya Başvurmak Zorunlu mudur?
Zorunlu Arabuluculuk İş, Tüketici ve Ticaret Mahkemeleri nezdinde açılacak bazı davalar için öngörülmüş olup icra takibi yapabilmek için zorunlu arabulucuya başvurma şartı bulunmamaktadır.
“
Gerekli hukuki konularda yardım için?